Translate

19 Ekim 2007 Cuma

* AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE İŞKENCE İDDİALARININ İSPATI

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3.maddesi işkence ve pek fena muamele görmeme hakkını koruma altına almış olup Komisyon ve Mahkeme, mezkur madde ile koruma altına alınan hakkın ihlali ile ilgili olarak inceledikleri başvurularda ortaya atılan iddiaların gerçekliğini kontrol edebilmek için çeşitli yollara müracaat etmiştir.

Danimarka, Norveç, İsveç ve Hollanda v. Yunanistan; İrlanda v. Birleşik Krallık; Müştak v. Türkiye davalarında Komisyon ve Mahkeme’nin, işkence gördüğünü ifade eden mağdurların yapmış oldukları açıklamalara hukuki bir değer izafe ettiği, dolaylı yollardan da olsa doğrulanabilen bu açıklamaları ihlalin tespiti yönündeki kararlarında gerekçeye dahil ettiği görülmüştür.

Mağdurların işkence gördüğüne dair ispat yollarından biri olan tanık beyanları mağdur açıklamalarını desteklemek üzere sıkça kullanılmıştır. Komisyon, Çakıcı – Türkiye davasında, Ahmet Çakıcı’nın gördüğü kötü muamelenin izlerine şahit olan, gözaltında konuştuğu kişinin beyanlarının Ahmet Çakıcı’nın işkence gördüğünü kanıtlamak için yeterli olduğunu düşünmüştür. Komisyon, kayıtları tutulmamış gözaltılarda ve kayıplarda bağımsız, nesnel tıbbi delillerin veya tanık ifadelerinin sağlanmasının zor olduğu belirtmiş ve bundan dolayı bu tür olaylarda 3.madde ihlallerinin bulgularının talep edilmesinin 3.maddenin koruduğu haklara zarar vermek anlamına geleceğini ifade etmiştir. Mahkeme ise, dinlenen şahidin beyanının inanılır ve geçerli olması, on altı - on yedi gün Ahmet Çakıcı ile birlikte gözaltında kalan şahidin onu görme ve onunla konuşma fırsatı bulması, şahidin, Ahmet Çakıcı’nın elbisesinin üzerinde kan lekeleri görmesi ve Ahmet Çakıcı’nın fiziksel olarak çok kötü bir durumda olduğunu söylemesi, Ahmet Çakıcı’nın ona dövüldüğünü, bir kaburgasının kırıldığını ve kafasının yarıldığını anlatması ve tanığında gözaltında aynı muamele ile karşılaştığını beyan etmesi sebebiyle bu delilin gerekli ispat standartlarını karşıladığını açıklamıştır (Bkz: Türkiye Cumhuriyetinde Hakim ve Avukatların Bağımsızlığı, Hakim ve Avukatların Bağımsızlığı Merkezi, Belge s.30-31).

İşkence görenlerin üzerlerinde bu uygulamaların izlerini ya da belirtilerini
gösterir bulgular da bu iddianın ispatı için ileri sürülebilen delillerden sayılmıştır. Fiziksel şiddetin yoğun olduğu bir kısım uygulamalarda mağdurların bedenlerinde kalan bir takım izler ile mağdurların psikolojik durumlarının maruz kalınan bu uygulamalardan sonra bozulduğunu gösteren bir kısım belirtiler de geçerli delil standartları içerisinde sayılmıştır.

İşkence ve kötü muamelenin tartışmalı olduğu durumlarda “en önemli objektif delil” sağlık raporlarıdır. İrlanda v. Birleşik Krallık davası ve Tomasi v. Fransa davası buna örnek teşkil etmektedir. İrlanda v. Birleşik Krallık davasında Komisyon, yaptığı inceleme sonunda bazı kişilerin bedenleri üzerindeki ezik ve çürüklere dair raporlara dayanarak, bazı kişilerin konuşturulması için şiddetli bir biçimde dövüldükleri, bazı kimselere ise beş tekniğin uygulanmasını sağlamak amacıyla fiziksel şiddet kullanıldığı sonucuna varmıştır. Tomasi v. Fransa davasının karar metninde ise, “Mahkeme, tamamen bağımsız tıp pratisyenleri tarafından düzenlenen tıbbi belge ve raporların Tomasi’ye çok sayıda darbe vurulmuş (blows inflicted) olduğunu ve darbelerin şiddetini doğrulamasını yeterli bulmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir. Tomasi’nin ileri sürdüğü işkence iddiası üzerine adli tabibin hazırlamış olduğu raporu Türkiye’de yaygın olarak gördüğümüz ve Aksoy v. Türkiye davasında Mahkemenin eleştirdiği bir cümlelik, “darp ve cebir izine rastlanmamıştır” şeklindeki raporla karşılaştırmamızın faydalı olacağını düşünerek yazının sonuna alıntılıyoruz.

Komisyon ve Mahkeme sağlıklı olarak polis nezaretine alınan bir kimsenin salıverildiği zaman yaralanmış olduğu tespit edilecek olursa, Sözleşmenin 3.maddesine göre oluşan sorunlar bakımından bu yaralanmaların nedenine ilişkin inandırıcı bir açıklama getirmenin Devletin görevi olduğu kanaatindedir. Tomasi v. Fransa ve Aksoy v. Türkiye davaları bu hususun kaydedildiği davalardan olmuştur.

Tıbbi raporların başvurucunun yaralarının çeşitli nedenlerden kaynaklanabileceğini ifade ettiği durumlarda hükümet yaralara ilişkin alternatif bir açıklama getirmek zorundadır. Mahkeme kendisine takdim edilen dilekçelerde tarafların iddia etmiş olduğu vakıalar, bilgiler ve belgeler çerçevesinde hareket etmekte, bunların dışında ihtimaller olsa bile ileri sürülmeyen hususlar incelenmemektedir. Tomasi v. Fransa davasının karar metninde Mahkeme; “İlk olarak hiç kimse, başvurucunun bedeni üzerinde tespit edilen izlerin nezarete alınmasından önceki bir tarihte meydana gelmiş olabileceğini veya başvurucunun kendi kendine yaptığı eylemden kaynaklanmış olabileceğini veya kaçmaya teşebbüs etmesinin bir sonucu olduğunu ileri sürmemiştir.” diyerek, ileri sürülmeyen ihtimalleri incelemeye almadığını ve bu gibi hallerde ikna edici bir açıklama getiremeyen devletin hak ihlaline sebep olduğunun kabulünün gerekeceğini belirtmiştir.

Gözaltı merkezleri, cezaevleri, kimi zaman hastaneler işkence ve kötü
muamelenin gerçekleştirildiği mekanlar olarak kayıtlara geçmiş olup Komisyon ve Mahkeme söz konusu mekanların fotoğraflarını, buralarda tutulan kayıtları iddiaların ispatında geçerli delillerden saymış, kimi zaman da bu mekanları inceleme yoluna gitmiştir. Aydın v. Türkiye davasında Mahkeme, savcının, işkence yapıldığı iddia edilen yeri görmemesini, soruşturmanın önemli bir kısmını suçun işlendiği iddia edilen jandarma merkezindeki görevlilerle yazışarak yürütmesini ‘soruşturmada özellikle ciddi bir kusur’ olarak görmüştür.

Komisyon ve Mahkeme başvurucuların gözaltında geçirdikleri süreye, ifade alma işlemlerinin hangi saatlerde ve ne kadar süre ile yapıldığı hususlarına büyük önem vermektedir. Tomasi v. Fransa davasında Komisyon, hazırladığı raporda polis nezaretinde tutulan bir kişinin aciz bir durumda (vulnerability) oluşunu vurgulamış ve başvurucuyu sorgulamak için seçilen zamanlar ile ilgili olarak hayretini ifade etmiştir. Komisyon ve Mahkemeye göre yetkili makamlar, gözaltına alınanlar hakkındaki resmi kayıtları hem gözaltı yerinde ve hem de merkezi bir biçimde tutmak ve güncelleştirmek zorundadırlar. Bu kayıtlardaki bilgiler mahkemelere ve diğer yetkili mercilere, gözaltına alınan kişinin ailesine, avukatına ve bu bilgiye ulaşmada meşru bir amacı olan başka kimselere açık olmalıdır.

Komisyon ve Mahkeme gerekli gördüğü takdirde işkenceci ve mağduru çapraz sorguya tabi tutarak iddianın gerçekliğini sınama yoluna da gidebilir. İrlanda v. Birleşik Krallık ve Aksoy v. Türkiye davalarında bu yol kullanılmış, Aksoy v. Türkiye davasında çapraz sorgu sonrası Komisyon, ifadelerine başvurulan polis memuru ile savcının doğruyu söylemediklerine kanaat getirmiştir.


Tomasi – Fransa Davasında İşkence İddiası Üzerine Hakim Emriyle Yapılan Muayene Sonrası Hazırlanan Rapor.

Yargıç Pancrazi 25 Mart 1983’de Bastia Üst Mahkemesine bağlı olarak çalışan bir uzman olan Dr.Rovere’ye aşağıdaki görevleri yerine getirmesi talimatını vermiştir:
“1 – Mağdurun yaraları, hastalıkları veya maluliyetleri konusunda muayene yapınız; bunları betimleyiniz; bunların yol açabileceği izleri (sequelae) tespit ediniz ve bunların nedenleri hakkında görüşünüzü belirtiniz.
2 – İş göremezliğin boyutunu betimleyiniz ve muhtemel süresini takdir ediniz.”

Doktor Tomasi’yi 26 Mart 1983 günü öğleden saat 12:00’de hapishanede sorgu yargıcının huzurunda muayene etmiş ve 30 Martta raporunu vermiştir. Raporda şöyle denilmektedir:

“ lll. ŞİMDİKİ DURUM

Şikayetler:
Felix Tomasi’nin şikayetleri şunlardır:
Sol kulakta ani başlayan kulak ağrısı (acute otalgia
Başın her iki yan bölgesinde ani başlayan şiddetli baş ağrısı (acute parietal ve bilateral cephalalgia)
Hafif sırt ağrısı
Karnın üst bölgesinde (upper abdomen) ağrılar
Başka bir rahatsızlıktan şikayet edilmemiştir.

Klinik Muayene
Genel Muayene
Ağırlık: 60 kg, boy:1 m 65 cm. (tahmini)
Kan basıncı: 11, 5/7
Nabız: dakikada 84 atım
Kalp ve akciğer (cardiopulmonary) muayenesi: Normal
Kafa – Yüz (cranio – facial) bölümü
Biri sağ şakakta ve diğeri sağ kaşın üstünde olmak üzere görülebilir iki sıyrık (abrasion)
Sol göz kapağının üst kısmında, yatay hizada, 2 cm kadar uzunluğunda, mor – kırmızı renkte küçük bir bere
- Kafatasının sağ yan tarafına dokunulduğunda ağrı şikayeti
- Her iki göz akında travmadan kaynaklanmayan kırmızılık (hasta bunun polis
nezaretinden önce de var olduğunu söylemektedir.)
Nörolojik Muayene:
- Eşit büyüklükte, düzenli ve büzülebilir gözbebekleri
- Gözbebeğinin istemsiz hareketi (nystagmus) yok
- Romberg negatif
-Asimetri yok, hedefe yönelik hareketlerde istemsi şaşalama (dysdiadochokinesis) yok
- Kiriş (tendon) refleksleri normal
- İşaret parmağı testinde ve kapalı gözlerle yürüyüş testinde sapma yok
Sol kulak:
-Kulak kepçesinde ve kulak girişinde (helix ve anthelix) ateşli, dokunulduğunda ağrı veren koyu kırmızı bere
- Dış kulak yolunda (external auditory meatus) ve kulak zarında travmaya bağlı bir yaralanma işareti görülmemekte.
Boyun kemikleri (Cervical rachi)
- Görünürde darbe bir travma izi yok
- Boyun omurlarından (cervical vertebrae) C1 ve C2’nin dikensi çıkıntılarına (processus spinosis) bastırıldığında ağrı duyulduğu söylenmekte
- Boyun hareketlerinde kısıtlama yok, başın yan hareketleri sırasında eklem yerlerinden gelen kıtırtı sesleri duyulmakta (otuz yaşından sonra olağandır)
- Kaslarda kasılmışlık (contraction) yok
Göğüs ve karın (Thorax ve abdomen)
Çizgisel ekimotik alanlar (ecchymotic striae – vibices) şöyledir:
- Bir tane göğüs orta hat kemiği üst (praestarnum) hizasında
- Bir tane göğüs orta hat kemiği orta (metasternum) hizasında
- Üç tane üst karın (epigastric) bölgesinde
- Bir tane sağ karın (hypochondrium) hizasında
Bu işaretler kırmızı renkte, mor bir halka ile çevrili, doğal ışıkta görülen ve dokunulduğunda ağrı olduğu söylenmekte.
- Karaciğer büyümesi (hepatomegaly) yok
- Dalak büyümesi (splenomegaly) yok
- Karında hafif gerginlik (slight abdominal distension)
Bel bölgesi (Lumbar region)
- Açıkça görünen bir travma izi yok
- Bel hareketi alanında kısıtlılık yok
- Omurga çevresindeki kaslarda (paravertebral) asılmışlık yok
Sol kol:
- Kolun arka iç yüzeyinin (postreo – internal) üst kısmında, 8 cm uzunluğunda ve 4 cm genişliğinde, alt kısımlarının çevresi mor olan kırmızı renkte bir bere (bruise) bulunmakta, dokunulduğunda ağrı verdiği söylenmekte.
- Bu berenin altında, daire şeklinde 1.5 cm çapında, daha az koyu renkte iki bere daha görülmekte.

lV. TARTIŞMA VE SONUÇ

Felix Tomasi’nin 26 Mart 1983 günü yapılan muayenesinde görüldüğü şekliyle, aşağıdaki bulgular bulunmaktadır:
Sol göz kapağının üst kısmında, göğüste, karın üst bölgesinde ve sağ karın bölgesinde (hypochondrium), sol kolda ve sol kulakta yüzeysel bereler,
Sağ şakak üzerinde açıkça görülebilen ciltte iki sıyrık (cutaneous abrasions)
Çevrelerinde mor hale bulunan kırmızı renkli berelerin 26 Mart 1983 tarihli muayeneden iki ile dört gün arasında bir zaman önce meydana gelmiş olması muhtemeldir.
Sıyrık ve berelerin (abrasions and bruises) aynı anda varoluşu, bu yaraların travmadan kaynaklandığını söylemeyi mümkün kılmaktadır; bununla beraber, diğer tıbbi nedenlere bağlı olmadığını söyleyebilmek için biyolojik testler yapılabilir.

Bunların boyutları ve biçimleri ilk kez nasıl meydana geldiklerine dair belirti vermemektedir; bunlar Tomasi'nin beyanları ile uygunluk içindedir; fakat aynı ölçüde başka bir travmatik nedene dayanabilirler.
Bu yaralar toplam olarak üç gün geçici olarak iş göremezliğe neden olurlar.”




Hiç yorum yok: