Translate

8 Aralık 2009 Salı

Revaklar Yemen'e Kurulsun

Yemen devleti ile Zeydi Müslümanlar arasında katliama dönüşmeyen bir sürtüşme boyutunda kalmış olsaydı son bir ayda yaşananlar için, “Bunlar Yemen’in iç işleridir ve Yemenliler bu meseleyi kendi aralarında halledebilir”, diyebilirdik. Ancak meselenin salt Yemen devleti ile uyrukları arasında bir mesele olmadığı, ümmetin bir bölümünün katliama tabi tutulması (1) yoluyla mezhebi çatışmaların önünün açılmak istendiği, egemen bir devlet olarak kabul edilen Yemen’e Suudi Arabistan’ın taarruz etmesi (2) ve buna Yemen’in rıza göstermesi ile açığa çıkmış haldedir. (3)Suudi Arabistan’ın Yemen topraklarına yönelik saldırısının gerekçesi Husilerin silahlı unsurlarının Suudi Arabistan sınırını geçmiş olmaları olarak gösterilmiş ve Husilerin Yemen içlerine sürüldüğü açıklanmıştı. Egemen bir devletin, sınırları hakkında tartışma bile olsa, kendi toprakları olarak ilan ettiği bölgeyi askeri olarak savunmasının hakkı olduğunu kabul etsek dahi, askeri müdahalenin sınırının tecavüzün önlendiği nokta olduğunu da söylemek zorundayız. Bir başka ifadeyle, Suudi Arabistan kuvvetleri Husilerin silahlı unsurlarını Suudi Arabistan topraklarından çıkardığında bu operasyon bitirmeli ve Yemen içindeki çatışmayı Yemen’in iç işi olarak görmeliydi.Suudi Arabistan ve Yemen, Yemen halkının bir kısmı üzerinde ortaklaşa bir askeri operasyon yürütme hususunda fiilen anlaşmış olduklarına göre artık mesele, Müslümanlar açısından, Yemen’in bir iç meselesi olmaktan çıkmış ve diğer Müslümanların da söz söyleme hakkının doğduğu bir hale dönüşmüştür. Kaynağını Kuran’dan (4) alan bu hak, ümmetin akil adamlarına ve akabinde güç sahiplerine Müslümanlar arasındaki çatışmalara son vermek için faaliyete geçme yetkisini de vermektedir. Bu yetkiye sahip olanlardan bazıları açıktan seslerini yükselttiler ve çatışmaların durdurulmasını, Suudi Arabistan’ın kendi sınırlarına dönmesini istediler. (5) Mısır’dan, Suriye’den, Lübnan’dan, İran’dan yükselen sesler arasına, maalesef, Türkiye’den duymak istediğimiz ses halen –gerektiği düzeyde- (6) katılmış değil: Saadet Partisi.Türkiye’nin dümenini Saadet Partisi’nin tutmadığının bilincinde olduğumuz kadar, Türkiyeli Müslümanların ümmet bazında siyasi temsilini sağlayan hareketin Saadet Partisi olduğunun da bilincindeyiz. Bu temsil, bütün değerlerimizin Batılı anlayış karşısında savrulma noktasına geldiği bir dönemde Numan Kurtulmuş’un yeniden yükseltmeye çalıştığı “İslam Medeniyeti” projesi ile her zamankinden daha önemli bir konuma yükselmiştir. Hal böyle olunca, her ne kadar Türkiye kamuoyu Yemen’de olanlar hakkında bilinçli bir sansüre tabi tutulsa da, Türkiyeli Müslümanların bu husustaki siyasi sesi olma vazifesi de Saadet Partisi’ne düşer haldedir.Milli Görüş hareketinin Suudi Arabistan ile olan geçmişe dayalı sıcak ilişkisi, hareketin lideri Erbakan Hoca’nın Kral nezdindeki itibarı Müslümanlar arasında büyümeye meyyal bir fitnenin söndürülmesinde etkili olabilir. Milli Görüş’ten ve Saadet Partisi’nden beklenen bir tarafta yer alması değildir. Ümmetin onlardan beklentisi barışa yönelik bir sesi yükseltmeleri, bunun için harekete geçmeleridir. Bu, siyasi temsil gücüne sahip olmaları sebebiyle Türkiyeli Müslümanlar açısından haklı bir beklentidir. Numan Kurtulmuş bu beklentiye cevap vermeli, tarafları ateşkese ve sulha davet etmelidir. Doğrusu, öyle yapacağını da umuyorum.Saadet Partisi bu vazifeyi ifadan geri duracaksa, Osmanlı Barışı’na yapılan atıfların bir kara mizaha dönüşmesi için, Kabe’nin revaklarının Ankara’ya değil (7) Yemen’e kurulmasını teklif ediyorum.


http://www.kudustv.com/medyaizle.php?haber_id=2305http://haksozhaber.net/news_detail.php?id=11139http://www.yakindoguhaber.com/haber_detay.php?haber_id=7261Nisa Suresi 54.ayet, Tevbe Suresi 71.ayet, Hucurat Suresi 9.ayethttp://www.israhaber.com/index.php?haber_id=7233&dil=trhttp://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=5&ArsivAnaID=54661http://www.velfecr.com/saadet-partisi-nden-suud-katliamlarina-tepki-video-1081-haberi.htmlhttp://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=97813