Gürkan BİÇEN
İngiltere ile Fransa’yı birbirine
bağlayan 50 kilometre uzunluğundaki Manş Tüneli’nin hizmete girmesinden
yaklaşık 20 sene sonra Türkiye, Üsküdar ile Sarayburnu arasında 1,5
kilometrelik tünele sahip Marmaray’ın açılışını “Yüzyılın Projesi Yüzyılın
Lideri” sloganıyla yaptı. Türk basını bu proje ile Hindistan’ın Londra’ya bağlandığı
müjdesini verirken, gerek bu proje ve gerekse diğer projeler sebebiyle temin
edilen kredilerde kesinti olmaması için ülkemizin geçirdiği dönüşüme dikkat
çekmekten imtina etti. Projenin ülke ekonomisine sağlayacağı faydayı tartışma
konusu yapmaksızın, AKP yönetimindeki Türkiye’nin kredi ilişkileri yoluyla
ülkeyi getirdiği noktayı görmek ve önceliğin nerede olduğunu tespit etmek, bunu
yaparken yakındaki bir örneği de göz önünde tutmak gerekiyor.
İran İslam İnkılabı lideri İmam
Humeyni İnkılab’ın ardından yüzleşilen sorunları ele aldığı bir konuşmasında,
“Varsın otomobilimiz olmasın”, diyerek önceliğin maddi kalkınmaya değil, İslam İnkılâbı’nın
ilke ve ülkülerine verilmesi gerektiğinden bahsediyordu. İran İslam İnkılâbı,
İmam Humeyni’nin rehberliğinde, şiddete bulaşmaksızın, İslam, özgürlük ve
bağımsızlık şiarını yükselterek başarıya ulaştı. İnkılab’ın öncelikli hedefi
“kalkınma” değildi. O, sürecin sadece bir sonucu olarak geldi. Üstelik İran bu
noktaya ödenmesi güç dış borçlar almaksızın ulaştı.
Ağustos 2013’te Gürbulak’tan
başlayan seyahatimde gidiş-geliş hattına sahip iki şeritli tek bir yol
üzerinden tüm Hazar şeridini takip ederek Meşhed’e varınca, beni misafir eden
arkadaşıma, İran gibi bir ülkeye bu yolun yakışmadığını, hiç petrolü olmayan
Türkiye’nin bile tüm yollarını bölünmüş yol haline getirdiğini söylediğimde, “İran
kendi yağı ile kavrulmak istiyor. Bu yollar da bölünmüş yol olacak ama zamanla,
borçlanmaksızın.”, cevabını almıştım. İran’ın toplam dış borcunun 23 milyar
dolar olduğunu dikkate aldığımda bu cevabı makul bulmuştum.
İmam Humeyni’nin İslami
hareketinden farklı olarak, yaklaşık 11 yıldır Türkiye’yi idare eden AKP
kadroları hedef olarak milli gelirin yükseltilmesini ve bunun için hedefe giden
yolların mubahlığını ilan ettiler. 2007 yılında beyanatta bulunan başbakan ve
AKP kadroları 2013 yılına gelindiğinde Türkiye’de kişi başına milli gelirin 10
bin dolar olacağını söylüyorlar ve ekliyorlardı: Gelirimiz artınca birçok sorun
kendiliğinden çözülecek.
Türkiye’de kişi başına düşen
gayrı safi milli hasılanın yükselmesinin temel sebeplerinden birisinin orta ve
uzun vadeli borçlanma olduğu, ülkeye giren sıcak paranın kesilmesi halinde bugün
yaklaşık 367 milyar dolar olduğu ilan edilen[i] dış
borcun ödenmesinde krize girileceği, Merkez Bankası stoklarının ülkeden çıkacak
dövizi frenlemeye yetmeyeceği ve ekonominin bu şekilde devamının sıcak para
akışına bağlı olduğu ortadadır.
Kemal Derviş’in çizdiği rotada
ilerleyen AKP hükümetleri sürdürülebilir kredi akışını sağlamak için ülke
insanının 80 yıllık birikimini küresel sermayenin hizmetine sunmuş, bunun
neticesinde, ülkeye gelen yabancı sermaye başta bankacılık olmak üzere birçok
sektörün el değiştirmesine, Türkiye’nin Batı malları için açık pazar haline
gelmesine yol açmıştır. Bugün Türkiye
Batı’ya kaynak transferini devam ettirebilmek ve böylelikle içerideki düzeni
sürdürebilmek için kaynağı belli olsun veya olmasın sıcak para ihtiyacı
içindedir. Sıcak para akışının sekteye uğrama ihtimalinin belirdiği her durumda
hükümetin tek çaresi yeni vergilere başvurmaktır. Bu ise ekonomik krizlerin
ardından iktidara gelen bir hükümet için tercih edilecek en son yoldur. Böyle
bir yola girmektense AKP yanlışı sürdürmeyi, hakikat ile yüzleşmeyi ertelemeyi
tercih etmektedir.
AKP hükümetleri ülkenin kendi
yağıyla kavrulması yerine dış borcun devamlılığına bel bağladığından ülkeyi
küresel sermayenin talimatlarına da açık hale getirmiştir. Orta ve uzun vadeli
yasal krediler dışında[ii],
ülkeye giren kaynağı belirsiz milyarlarca dolar[iii] ne
Batılı ülkelerin ne de Körfez monarşilerinin Türkleri sevmesi sebebiyledir. Türkiye
akışın devamı için komşu ülkelerde terör ve istikrarsızlık yaratmakta, NATO şemsiyesi
altında Müslüman ülkelerin işgaline yardım etmekte, Siyonizm’e karşı direnen
akımları ehlileştirmeye çalışmaktadır. Tüm bunlar AKP hükümetlerine verilen
krediler için talep edilen hizmetlerdir.
Suriye krizinde oynadığı rolle
Körfez monarşilerinden para transferini devam ettiren AKP hükümeti, üzerinde
katillerin cirit attığı, üç şeride çıkaracağını söylediği yollar vasıtasıyla
kendine bağlı müteahhit firmalara rant dağıtımını sürdürüyor. Kamu kaynakları
üzerinden zenginleşen muhafazakar kesim kredilerle gelen hayat standardının
devamı için AKP hükümetlerinin İslami/ insani kokuşmuşluğunun payandası olmaya
razı oluyor. Kapıkule’den, Habur’a, İncirlik’ten Cilvegözü’ne uzanan yollar komşu ülkelere ölüm
taşırken, muhafazakar ve İslamcı eskitmesi cenahlar küresel sermaye üzerinden
hücum eden emperyalistlerle aynı karede yer almak için yarışıyor.
Batı Dünyası artık fayda
sağlamayan, askeri, idari, adli ve siyasi bürokrasideki hakimiyetleri yoluyla
Türkiye’nin kaynaklarını sadece kendi sınıfları için kullanan Kemalist jakoben tabakayı
muhafazakar ve İslamcı eskitmesi müttefiklerinin yardımıyla söküp attı.
Kemalist jakobenler ülke içindeki muhalefete kan kustururken, ülke dışındaki
gelişmelere mümkün olduğunca karışmamayı ehven kabul ediyorlardı. Bugün
Kemalistlerin yerini alanlar sadece ülke içi muhalefeti değil, emperyalist
efendilerin işaret ettiği tüm kesimleri harap etmek üzere de görülmemiş bir
iştiha ile saldırıyorlar. Tıpkı Saddam’ın İran’a saldırışı gibi…
Saddam’ı bir inde kıstırıp
yaptığı muamele ile tüm Arapları aşağılayan Amerika işi bittiğinde Türkiye’deki
muhafazakar ve İslamcı eskitmesi cenaha da aynı muameleyi yapmak isteyecektir.
Amerika’nın niyeti her ne olursa olsun ülkenin yönetimini ele alan bu taifenin bizi
onursuz bir yola sürüklediği açıktır.
Başımızdaki bu beylere demek
isterim ki, evet, on yıl önce yolumuz yoktu ama katiller de değildik.
[i] Türkiye’nin dış borcu için bkz: http://www.hazine.gov.tr/default.aspx?nsw=iqmgQocZByo=-H7deC+LxBI8=#
[ii] Yasal kredilere örnek olarak bkz: http://www.hazine.gov.tr/default.aspx?nsw=iqmgQocZByo=-H7deC+LxBI8=#
[iii] Kaynağı belirsiz paralar için bkz: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24899476.asp