Translate

18 Ekim 2014 Cumartesi

Seni muhteris seni

Gürkan BİÇEN

Dengesini giderek kaybeden biri, kapısından hiç girmediği üniversitenin verdiği diplomanın da verdiği destek ile yerleştiği bir makamın gücüyle üniversitelerin açılış merasimlerini turluyor. Danışmanlarının eline tutuşturduğu kâğıtları okuyup aktarıyor ve akademik cenaha ahkâm kesiyor.

Seneler evvel, bu adamın soyları, boyları, dinleri, mezhepleri önem sırasına dizdiği bir konuşmasından sonra, hazrete yakın birisine “ya bunun konuşmalarına hiç mi bakmıyorsunuz?”, diye sorduğumda, “Bakmaz olur muyuz! Tüm konuşmalarını danışmanları hazırlıyor ve sahnenin her tarafına yerleştirilen ekranlardan bu metinler akıyor ancak elindeki aparatın düğmesine basıp bunları durdurabiliyor ve işte o zaman bir çuval inciri .ok ediyor.”, diye cevap vermişti. Çevresindekiler bundan muzdarip olsa da, hazrete incir dayanmıyor. Son çuvalı yine bir üniversitenin açılışında ziyan etmiş.

Vaktiyle sesini özlediğini ifade ettiği zatın emir ve talimatlarını aldıktan sonra kendi eliyle besleyerek bölge halklarını katletsin diye Suriye’ye saldığı tekfircilere istemeyerek de olsa “terörist” diyen hazret, kendi halkının bir parçasının akrabalarını da tekfirci katillerin katliamları karşısında savunmasız bırakmakla kalmayıp bir de zalim ile mazlumu eşitleyince ülkesinin alev topuna döndüğünü hesaba katmaksızın, daha dün “ikinci evim” dediği bir ülkenin dini/ siyasi liderine hakarete yelteniyor ve anlamsız lakırdılar ediyor. Kuvvetle muhtemel danışmanlarının yazdığı metinde hazretin bu beyanları yer almıyor ama o içindeki cahile kulak verip incir çuvalına yazık ediyor.

Bu adamın hali ortada… Bundan daha elim ve daha vahimi akademik kariyere sahip muhataplarının onu alkışlamasıdır. Üniversiteye uğramadan diploma almış birisinin kendilerine yol çizmesine, ayar vermesine razı olmalarıdır. İlmin, üniversitenin onurunun korunmasına kayıtsız kalmalarıdır. Ülkeyi onun ve kader ortağı sayılabilecek, “pet shop” malı hocasının marazlı arzularına teslim etmeleridir. Memleketin geldiği noktanın hayra alamet olmadığını açıkça söylemekten imtina etmeleridir.

Bu günler gelir ve geçer. Yevmullah böyledir. Allah bunları insanlar arasında dolaştırır ve böylece kimin sadık ve kimin de kaypak olduğunu tüm insanlığın şahitliğine sunar. Makamlar, mevkiler, maddi ve suistimal edilen manevi/ entelektüel güçler de bu süreçte imtihana tabi tutulur. Altınım diyen herkes ateşe atılır ve hakikat ortaya dökülür.

İşte, yevmullah döndü ve Türkiyeli Müslümanları da sınadı. Türkiyeli Müslümanlar bölgeyi ateşe atan cahillere verdikleri destekle hem dünyevi hem de uhrevi bir vebali yüklenmiş oldular. Bir muhterisin arkasında hazır kıta seferber olan bu insanlar kendilerini tatmin etmek, vicdanlarını susturmak için her gün daha fazla yalana, daha çok aşağılanmaya ihtiyaç duyar hale geldiler. Başlarındaki hazretin yalanları, dolanları, aşağılamaları onlar için hadisi de aşarak ayet haline dönüştü, sorgulanamaz, karşı çıkılamaz hale geldi.

Yeryüzüne yayılan tüm bu fitnedeki hissesini göz ardı edip mutahhar insanlara hakaret eden, iftira atan bu zavallıya ancak “seni … seni”, diyebiliriz. Onu alkışlayan ve itaatte öne çıkmak için yarışanların ise imanını da sorgulamamız icap eder.