1999’da gerçekleştirilen NATO
operasyonuyla Kosova bir Sırp sömürgesi olmaktan çıkarılarak Amerika ve
Avrupa’nın doğrudan kontrolü altına aldığı yeni bir sömürge haline getirildi.
Sırplar ile Arnavutlar arasındaki gerilim bir yandan Arnavutların kavmiyetçi
damarını beslerken, diğer yandan Sırplarla farklı dinlerden olmaları sebebiyle
dini aidiyete de az çok dikkat edilmesini zorunlu kılıyordu.
Kosova’nın Amerikan sömürgesi
olmasından bu yana Arnavutlar kendilerini kelimenin tam anlamıyla Batı’nın
kucağında buldular. Onları Sırp tahakkümünden kurtaran Batı, Arnavutlar için
Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisidir demek abartılı bir iddia olmayacaktır. Balkan
bölgesinde 70 bin kilometre kare alana yayılmış yaklaşık 6 – 7 milyon
nüfuslarıyla Arnavutlar Batı için sadık bir hizmetkâr olmaya hazır haldedirler.
Elbette ki hizmetkâr efendinin talimatları ve arzuları doğrultusunda hareket
edecektir. Bu süreçte efendi ise hizmetkârın görevini severek ve layıkıyla
yapması için uygun ortamı hazırlamak için çaba sarf edecektir.
Kosova’nın Avrupa-Atlantik
süreçlerine entegrasyonu siyasi, ekonomik, kültürel ve dini asimilasyonu
beraberinde getirdi. Arnavutlar Avrupa’nın idari, Amerika’nın askeri ve
ekonomik tahakkümüne boyun eğdiler. Yine Kosova Batılı misyonerlerin cirit
attığı bir alana dönüştü. Ancak Batı bununla da yetinmedi ve yeni bir adım
attı. Küresel düzeyde yürütülen bir projenin parçası olarak “ibnelik” Kosova’da
canlandırılmaya, meşru hale getirilmeye çalışılıyor.
CIA tarafından finanse ve
organize edilen National Endowment for Democracy kurumu tarafından desteklenen
Kosovo 2.0 isimli organizasyon Kosova’da ibneliğin yaygınlaştırılması ve
meşrulaştırılması için gayret sarf ediyor. Arnavut toplumunun aile yapısına ve
temel karakterine saldırı niteliğindeki bu çalışmalar Kosovalı Müslümanları
rahatsız ederken bu organizasyon yeni bir faaliyet ilan ediyor: Seks Partisi ve
film gösterimi.
14 Aralık 2012’de düzenlenmesi
planlanan bu faaliyet Kosovalı Müslümanların gazabına uğradı ve bir grup
Müslüman tarafından basılıp dağıtıldı. Olayın ardından yapılan açıklamalar
Batı’nın Kosova’daki iğrenç varlığını, ilişkilerin boyutunu bir kez daha ortaya
koydu. Amerikan elçisi Tracey Jacobson, Avrupa Birliği özel temsilcisi Samuel
Zbogar, OSCE başkanı Elaine Conkievich, Avrupa Parlamentosundaki lezbiyen
raportör Ulrike Lunacek ve hatta Uluslararası Af Örgütü Müslümanların bu
eylemini kınayan açıklamalar yaptılar. Yine Kosova ve Arnavutluk’tan birçok
“analist” Seks Partisini basan Müslümanları ve onların şahsında Kosova
Müslümanlarını “Taliban”, “Vahhabi”, “Aşırı dinci”, “barbar” olarak
tanımladılar. Öyle ki “ibne”ler ile dayanışma mektubu yazanlar bile oldu.
Kosovalı Müslüman önderlerden Fuad Ramiqi Kosova hükümetinin
türbanlı bayanlara uyguladığı baskı ve ayrımcılık karşısında sessiz kalan
Amerikan yönetimi ve Avrupa hükümetleri ile Af Örgütü gibi kurumların kendi
halinde yaşayan herhangi bir ibne ile uğraşmayan ancak ibneliğin sistemli ve saldırgan
bir şekilde yayılıp meşrulaştırılmasına karşı koyanlara yönelik linç
kampanyasının Batı’nın ikiyüzlülüğünü yansıttığını söyledi. Ne var ki, Kosovalı
Müslümanlar için en acı darbe Türkiye’den geldi. Kosova’da herkes Türkiye’nin
yürüttüğü (bazı yardım kuruluşlarımızın içinde bulunduğu faaliyetlerle) Suriye
karşıtı kampanyada Kosova’dan toparlayıp ölüme gönderdiği Selefi Arnavutlarla
ibnelerin düzenlediği Seks Partisini basan Arnavutların aynı kişiler olduğunu
biliyor. Kosova basını bir yandan Suriye hükümetine karşı savaşıp ölen bu
Arnavutları diktatörle mücadele eden kahramanlar olarak tanımlarken, öte yandan
ibneliğe karşı çıkmaları sebebiyle bu insanlara barbar muamelesi yapıyor. Muhafazakâr
yönetimiyle Türkiye Suriye meselesinde kullandığı bu insanları arkadan hançerliyor.
Seks Partisinin basılmasının ardından Türkiye’nin Priştine elçiliği şöyle bir
açıklama yapıyor:
“Türkiye Cumhuriyeti Priştine
Büyükelçiliği, Kosova 2.0 dergisinin lansmanı esnasında, 14 Aralık Cuma
günü bazı radikal gruplar tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerini esefle
karşılamaktadır.
Şiddet asla kabul edilemez bir
olgudur ve bu türden şiddet olayları kamu düzenini, ifade hakkını, basın
özgürlüğünü ve cinsiyet temelinde ayrımcılık yapılmamasını tehlikeye
atmaktadır. Kosova makamlarının, bu şiddet eylemlerinin faillerini en kısa
zamanda bulacağından ve bu vesileyle Kosova’da insan haklarının Kosova
Anayasası ve kanunları çerçevesinde ırk, din, etnik köken, cinsiyet veya cinsel yönelimden bağımsız olarak her şartta korunacağından şüphe
duymamaktayız”.
Fazla söze ne hacet! Kosovalı
Müslümanlar ibneliğe ve ibnelere karşılar. Türkiye’nin açıklamasının ne anlama
geldiğini Müslüman Arnavutlara izah edecek birisi var mı?
Not: Eşcinsel, homoseksüel gibi
kavramlar yerine ata yadigarı “ibne” kavramını kullanmamdan rahatsızlık
duyanlar olabilir ancak diğer kelimelerin hiçbirisinin dilimizdeki “ibne”
kelimesinin çağrışımlarını karşılamadığı ortadadır. Mazur görünüz.