Translate

14 Kasım 2014 Cuma

Çiçek Abbas: Aksaray

Gürkan BİÇEN

Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde başbakanlık hizmet binası olarak tasarlanıp bitiminden sonra cumhurbaşkanlığı hizmet binasına çevrilen Ak Saray çevresinde dönen tartışmalar bana başrollerini Şener Şen ile İlyas Salman’ın oynadığı “Çiçek Abbas” isimli filmde yer alan,  ikilinin “Aksaray, Aksaray, Aksaray” diyerek çığırtkanlık yaptıkları sahneyi hatırlattı. Erdoğan ve AKP cenahı vatandaşı dolmuşa bindirecek cezbede “Aksaray/ AK Saray” çığırtkanlığı yaparken, muhalefet de benzer bir şekilde kendi dolmuşunu öne sürüyor.

Her çağın kendine has ihtiyaçları olduğu, toplumun kısa, orta ve uzun vadede karşılaşması mümkün gelişmeleri önceden görüp buna göre hazırlanılması gerektiği tartışma kabul etmez bir hakikattir. Bin yıl evvelki Anadolu toplumunun şartları, ihtiyaçları ile yüz yıl evvelki Anadolu toplumunun şartları, ihtiyaçları bir olmadığı gibi, bugünün Anadolu toplumunun ihtiyaçları da bir değildir. Bu durumda, idarecinin muhtemel ihtiyaçları da gözetip kamu kaynaklarını azami düzeyde fayda sağlayacak şekilde kullanması ondan yapması umulandır, diyebiliriz.

Erdoğan’ın inşa ettirdiği bin odası olduğu rivayet edilen binanın Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlığı için önümüzdeki yılları da kapsar bir şekilde ihtiyacı karşılamaya elverişli olarak inşasında sakınca yoktur. Hakikate dayalı bir inceleme ve planlama ile mevcut başbakanlık hizmet binasının/ binalarının azami faydayı sağlamaktan uzak olduğuna kanaat getirilip bu soruna başkaca bir çözüm yolu bulma imkanı yok ise, ekonomik imkanlar da göz önünde tutularak gelecek dönemin ihtiyaçlarını da gözeten bir proje hayata geçirilebilir. Bu projede oda sayısının bin olmasının da bir önemi yoktur. Yeter ki, hesaplanan/ öngörülen orta ve uzun vadeli ihtiyacın karşılanması açısından gerçek ve kontrol edilebilir verilere dayanılsın.

Başbakanlık hizmet binası olarak inşa edilecek bir binanın kaçak olduğunu ileri sürmek, öyle değilse bütün izinlerin ve sair belgelerin ilanını istemek siyasi olarak avantaj sağlayabilir ancak bu, böylesi binaların zaruri güvenlik koşulları sebebiyle özel bir statüde inşa edilemeyecekleri anlamına gelmez. Bu binaya karşılık olarak Beyaz Saray’ı emsal gösterenler Beyaz Saray’ın bütün plan ve projelerine ulaşma imkanı olacak şekilde her türlü bilgisinin ilan edildiğini mi sanırlar? Bu tarz bir muhalefet Çiçek Abbas’ın Aksaray çığırtkanlığı gibidir.

Mevcut binayı asıl tartışmalı hale getiren onun varlığı değildir. Bunun kişiye özel olmasıdır. Bina gösteriş budalaları adını “Ak Saray” koymuş da olsalar bir hizmet binasıdır. İşin başında planlandığı gibi başbakanlığın hizmetine tahsis edilmiş olsaydı, maliyetin şeffaflığına dair itirazlar saklı kalmak kaydıyla, binanın varlığı bir problem teşkil etmezdi. Ne var ki, Erdoğan başbakanlığın ihtiyaçlarına göre hazırlanmış bir binayı başbakanlığın ihtiyaçlarıyla doğrudan alakası olmayan cumhurbaşkanlığı makamının ihtiyaçları için kullanmak istemiş ve bu suretle “el koymuştur”. Bu ise ya binanın kişiye özel yapıldığını ya da Erdoğan’ın Davutoğlu’nu ciddiye almadığını, başbakanlığı da bizzat üstleneceğini gösterir. Bütün birimlerini bir yerde toplayacak şekilde inşa edilen bir başbakanlık hizmet binasının Erdoğan cumhurbaşkanı olur olmaz cumhurbaşkanlığı hizmet binasına dönüştürülmesini, başbakanlığın ise birkaç parçaya ayrılacak şekilde farklı hizmet binalarına dağıtılmasını başka türlü nasıl izah edebiliriz?

Erdoğan bu binanın Türk halkına layık olduğunu söylerken doğru söylüyordur ama başbakanlık hizmet binası olarak kullanılması kaydıyla. Erdoğan, bu meseleyi de kızıştırıp birçok konunun üzerini örterek muazzam medya bombardımanıyla ilerlerken, bizimle “el çabukluğu, marifet”e dayanan bir oyun oynuyor ve “Bul karayı al parayı”  diyor. Çiçek Abbas’ın çığırdığı Aksaray (Ak Saray) nihayetinde kumarbazın sesinden çok eline dikkat kesileceklerin bulabileceği bir iskambil kağıdına dönüşüyor.  




Hiç yorum yok: